12 Haziran 2013 Çarşamba

Kanal

Kanal

Kanal, kaynak ve hedef kitle arasında yer alan ve simge ya da sembollere dönüşmüş iletinin akışını sağlayan yol, geçit olanak tanımlanmaktadır. İster yüzyüze iletişiminde, isterse de kitle iletişiminde kaynağın oluşturduğu iletinin alıcıya ulaşması için, başka deyişle iletiyi kaynaktan alıp, paylaşması istenene iletebilmek için mutlaka bir kanala ihtiyaç duyulmaktadır.

İletişim kanallarını genel olarak kişilerarası ve kitle iletişim kanalları olmak üzere iki başlık altında sınıflandırmak mümkündür. Kişilerarası iletişim kanalları; kaynak ile alıcının yüzyüze gelmesi durumunda, örneğin, söz, yazı, resim, fotoğraf ya da hareket bağlamında gerçekleşir. Kitle iletişim kanalları ise; kaynak tarafından kodlanan bir mesajın, televizyon, radyo, gazete, film, video, internet vb. gibi kitle iletişim araçlarıyla iletilmesi durumunda söz konusudur13.

Bir başka noktada iletişim sürecinde kullanılan kanal, hedef alıcının etkilenme derecesini de değiştirebilmektedir. Örneğin, günümüzde yoğun teknolojinin kullanıldığı kanallar, bazı hedef alıcı üzerinde etkili olurken; bazılarında etkiye yol açmamaktadır. Burada etkiyi sağlayan, kaynağın güvenilirliği, saygınlığı ya da iletinin gücü değildir. Direkt kanalın teknolojik donanımı hedef kitlede bir etki yaratabilmektedir14.
   
İletişim sürecinde kanal açısından üzerinde durulması gereken diğer bir nokta da, kanalın sahip olduğu kapasitedir. İletişim sürecinde bilgi aktarım kapasitesinin yüksekliği, bir oranda kanalın kapasitesine bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, kaynağın konuşma hızı kanalın kapasitesi olarak ele alınabilir. Burada eğer kodlama iyi gerçekleştiriliyorsa, başka deyişle konuşmada gereksiz sözcüklere yer verilmiyorsa, kanalın kapasitesi de artacaktır15. Böylece kısa sürede daha fazla bilgi aktarımı gerçekleştirilebilmektedir.

İletişimin her şeyden önce etkili ve başarılı olabilmesinde kanal seçiminin büyük önemi bulunmaktadır. Öyle ki, iletişimde hangi kanalın seçileceği, iletişimin amaçlarına, hedef kitlenin özelliklerine, zaman ve mekânın sınırlılıklarına bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, hedef kitlenin, yaş, cinsiyet, gelir durumu ve eğitimi gibi sosyo-demografik değişkenlere bağlı olarak farklı kanal seçimleri söz konusu olabilmektedir. Mesela, okuma yazma oranın düşük olduğu toplumlarda gazete ve dergi yoluyla ikna edici mesaj sunumu yanlış bir strateji olacaktır. Bu gibi toplumlarda özellikle televizyon ve radyo daha etkili olabilecek iletişim kanallarıdır. Böylece hedef kitle, konuşmacıyı ekranda görebilecek, onun televizyonda gerek görünüşünden gerekse de sözsüz iletişim kodu olarak değerlendirilen beden dilinden etkilenebilecektir.


Ancak televizyonun bu üstünlüğüne karşın gazete ve dergi gibi kanallarla sunulan yazılı mesajlar daha kalıcı olabilmektedir. Bu gibi durumlarda birey aradan zaman geçtikten sonra bile aynı mesajı tekrar okuma ve mesaj üzerinde düşünme şansı bulabilmektedir. Gazete ve derginin aksine radyo ve televizyon kanalıyla sunulan hareketli görüntü ve ses aracılığıyla ileti bir kez duyurulmakta, görülmekte ve ardırdan kaybolmaktadır. Kaynağın iletiyi sunduğu andan itibaren ileti üzerinde değişiklik yapma şansı bulunmamaktadır16. Yine radyo ve televizyon gibi kitle iletişim kanallarıyla aktarılan mesajlar o anda izlenip- dinlenip veya kavramayı gerektirdiğinden, tekrar izlenme ya da dinlenme imkânı bulunmamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder