13 Eylül 2012 Perşembe

MEDYA OKURYAZARLIĞI VE TÜRKİYE’DEKİ UYGULAMA ALANLARI

MEDYA OKURYAZARLIĞI VE TÜRKİYE’DEKİ
UYGULAMA ALANLARI

Medya günümüzde toplumsal yaşamı belirleyen en önemli merkezlerden biridir. Kaçıncı güç olduğu çeşitli tartışmalara konu olsa da sosyal yaşamın en önemli aktörlerinden biri olduğu ve modern dünyada pek çok insanın sosyal yaşama medya aracılığıyla katıldığı bilinir.  Yaşama aracılığıyla katıldığımız medya, dünyanın pek çok ülkesinde özünde ticari ya da siyasi bir oluşumdur. Yani kitleler üzerinden ya siyasi bir yönlendirme ya da para kazanmayı hedeflerler ve doğal olarak da yapılanmalarında kamu yararı gibi ilkeleri çoğu zaman öncelikli bir amaç olarak görmeyebilirler. Pek çok medya kuruluşu için “para kazanmak” ya da “güç elde etmek” birincil hedeftir ve çoğu zaman medya kuruluşları bu hedeflere ulaşma adına yazılı olan ya da olmayan etik kuralları ihlal edebilirler. Bu da medya aracılığıyla kurgulanan dünya ile gerçek dünya arasındaki ilişkinin sorgulanmasını kaçınılmaz kılar. 

Medyanın etik ilkelere bağlı olması gerektiği konusunda gerek meslek örgütleri, gerek sivil toplum kuruluşları ve gerekse de hükümetler çeşitli çalışmalarla, medya kuruluşlarındaki özdenetim olanaklarını arttırma ve bireyleri medyanın etkilerine karşı daha dirençli kılma yönünde ciddi adımlar atmışlardır. Tüm bu çalışmaların öncelikli hedefi, geniş halk kitlelerinin sürekli maruz kaldıkları medya mesajlarıyla ilgili olarak bilgilendirmek ve böylesine önemli bir işlevi olan medya kuruluşların daha doğru ve sorumlu yayıncılığa teşvik etmektir. Bu amaçla özdenetime dönük çeşitli meslek örgütleri kurulmuş, büyük medya kuruluşları kendi içlerinde benzer düzenlemelere girişmişler ve medyanın daha sorumlu bir yayıncılığı tercih etmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır. Çünkü söz konusu olan şey, toplum hayatını doğrudan etkilemektedir. Çünkü toplum adeta medya aracılığı ile iletişim kurmakta ve yine medya aracılığı ile elde ettiği bilgilerle karar alma süreçlerine dâhil olmaktadır.  O halde medyanın görünmeyen yüzü ile ilgili olarak ne kadar çok bilgi sahibi olursa, buradan üretilen mesajları alımlarken o kadar az tehlike içinde olur.

Bu kamuoyunu bilinçlendirme ve medya ortamındaki özdenetim olanaklarını harekete geçirme etkinliklerinin en önemlilerinden biri de şüphesiz ki medya okuryazarlığı hareketidir. Medya okuryazarlığının gerek tanımı, gerekse de tarihçesi ile ilgili olarak farklı kaynaklarda, değişik görüşlere rastlanmaktadır. Ana hatlarıyla medya okuryazarlığı, medya metinlerine karşı bireylerin bilgi sahibi kılınıp, olası zararlı etkilerine karşı daha dirençli olmalarını sağlayan, bireyleri bilinçlendirerek medya kuruluşlarını daha dikkatli olmaya davet eden bir eğitim programıdır. Bir eğitim programı olduğu için de öncelikle gençleri ve çocukları medyanın olası zararlı etkilerinden korumayı hedefler. Bireylere eleştirel bir çözümleme olanağı sağlayan bu program, aynı zamanda gerçek dünya ile medya aracılığıyla kurgulanmış dünya arasındaki farka ışık tutarak medyanın görünmeyen/gösterilmeyen yüzü hakkında toplumu bilgi sahibi kılar. Bu şeffaflık ve açıklık medya-toplum ilişkisinin daha sağlıklı bir zeminde işlemesine olanak sağlarken, aynı zamanda demokrasinin ve demokrasinin en önemli kurumlarından biri olan medyanın da daha etkin bir şekilde işlemesine olanak sağlar. Medya okuryazarlığı, medya kuruluşlarındaki kurum içi özdenetim olanaklarının arttırılmasına ve mesleki olumsuzlukların teşhir edilerek, iyiyle kötünün, doğruyla yanlışın ayrılmasına imkân tanır. Kısacası medya okuryazarlığı, toplumu denetleyen ve bu amaçla tüm dikkatini sosyal yaşama yöneltmiş medyaya karşı, toplumun da onu denetlemesi ve dikkatini medyanın işleyiş mekanizmasına yöneltmesi olarak adlandırılabilir.